DİL:

KURUMSAL

TARİHÇE TEŞKİLAT YAPISI VAKIF KAYITLAR ARŞİVİ MALİ TABLOLAR PLAN,PROGRAM VE RAPORLAR VGM ETİK KOMİSYONU

FAALİYETLER

HAYIR HİZMETLERİ YATIRIMLAR KÜLTÜREL FAALİYETLER ULUSLARARASI FAALİYETLER RESTORE EDİLEN TAŞINMAZ VAKIF KÜLTÜR VARLIKLARI

VAKIFLARIMIZ

VAKIFLARIMIZ

VAKIF İŞLEMLERİ

VAKIF NASIL KURULUR ? VAKIF SORGULAMA BEYANNAME - BİLDİRİM, İSTİSNA VE MUAFİYETLER VAKIF İSTATİSTİKLERİ ULUSAL RİSK DEĞERLENDİRME PROJESİ (MASAK) VAKIFLARIN E_TEBLİGAT ADRESLERİ

YAYINLAR

YAYINLAR

MEVZUAT

MEVZUAT

BİLGİ EDİNME

BİLGİ EDİNME MEVZUATI İLİŞKİLİ BAĞLANTILAR SIKÇA SORULAN SORULAR

İLETİŞİM

İLETİŞİM

GİZLİLİK POLİTİKASI

GİZLİLİK POLİTİKASI
TR - EN

MÜZELER

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİ

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİ (İLK HUKUK MEKTEBİ)

İlk Hukuk Mektebi olarak bilinen bina, I. Ulusal Mimarlık Dönemi eseridir. I. Ulusal Mimarlık Dönemi, 20.yüzyıl başlarında  II. Meşrutiyetin ilanı ile başlayıp, Cumhuriyetin ilanı ile gelişerek 1930'larda sona eren bir dönemi yansıtmaktadır. Bu anlayışta yapılan  Ankara Eski Hukuk Mektebi Binası da geleneksel süsleme ve mimari elemanların kullanılmadığı oldukça sade cephelere sahip olan erken örneklerden biridir.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Başkent Ankara'nın imarı için büyük çaba sarf eden Vakıflar Genel Müdürlüğü (Evkaf Umum Müdürlüğü) tarafından 1927 yılının sonlarında bugünkü Kültür ve Turizm Bakanlığının (O zamanki Hariciye Vekâleti) kuzeyinde büyük bir ilkokulun yapımına başlanmıştır. Ancak 1928 yılı sonlarında bu yapı Hukuk Mektebine tahsis edilmiştir. 

1928-1941 yılları arasında Hukuk Mektebi olarak kullanılan bina, bir süre Ankara Kız Sanat Mektebi ve Ankara Yüksek Öğrenim Vakıf Kız Öğrenci Yurdu olarak hizmet görmüş daha sonra üst katları Ankara Müftülüğü tarafından kiralanmış, bodrum katı ise, Vakıflar Genel Müdürlüğünce halka hizmet veren Aşevi olarak kullanılmıştır.

2004 yılına kadar Ankara Müftülüğü tarafından kullanılan yapı, Nisan 2004 tarihinde boşaltılmış ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Müze amaçlı kullanılmak üzere restorasyonu yapılarak, “Ankara Vakıf Eserleri Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır.

Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeni açılan müzeler içerisinde merkez müze konumunda olan müzede, sergi salonları, idari birimler, depolar, geçici sergiler için tahsis edilecek çok amaçlı salonun yanı sıra halı yıkama havuzu, konservasyon ve restorasyon üniteleri de yer almaktadır. Bir bahçe içerisinde yer alan binanın arka kısmında personel ve müze  ziyaretçilerine hizmet verecek kafeteryası bulunmaktadır.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde; yıllardır  Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarında muhafaza edilmiş Türkiye'nin bütün yörelerinden toplanmış halı ve kilim örnekleri, şamdanlar, Kur'an-ı Kerimler,  Padişah Vakfiyeleri, saatler, Hat levhalarının yanı sıra, Ahi Evran Camii'nin 13.yüzyıla ait ahşap pencere kanatları, ile vaaz kürsüleri, çini panolar, para keseleri, önceki yıllarda yurt dışına kaçılmış ve geri alınmış eser örneklerinden Kâbe örtüleri ve Sivas -Divriği Ulu Camiine ait kapı kanatları, ahşap paneller, Vakıflar Genel Müdürlüğünde kullanılmış fotoğraf makineleri, cam filimler  ve aksesuarları, her türlü teknolojik imkanların yardımıyla sergilenmektedir.

ADRES:
Atatürk Bulvarı
No:23
Ulus/ANKARA

Tel: 0312 31149 25 

Giriş Ücretsizdir.
 

EDİRNE - SELİMİYE VAKIF MÜZESİ

SELİMİYE VAKIF MÜZESİ

Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2006 yılında restore edilerek Selimiye Vakıf Müzesi olarak işlev verilen Dâru’l-Kurrâ Medresesi, Selimiye Külliyesi içerisinde, Selimiye Cami'nin güneybatı köşesinde yer almaktadır. Cami, Dâru’l-Hadîs ve Dâru’l-Kurrâ Medreseleri ve mektepten oluşan külliye, Mimar Sinan tarafından 1569-75 yılları arasında Sultan II. Selim adına inşa edilmiştir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinde kayıtlı bulunan 10 Rebiulevvel 987 (07. Mayıs 1579) tarihli vakfiyesinde “…kıraat olunmak için bir büyük odayı ve diğer on yedi odayı kapsayan bir Dâru’l-kurrâ vardır..” ifadesiyle Dâru’l-Kurrâ’nın bir büyük oda daha küçük on yedi adet odadan müteşekkil olduğu yer almaktadır.

Düzgün kesme taş ve tuğla malzeme ile inşa edilen Dar'ül Kurra Medresesi'ne görkemli bir taç kapı ile girilir. Ortada dikdörtgen avluyu dört yönden revak çevreler. Revağın gerisinde doğu yönde yer alan kare planlı kubbeli büyük oda dershane ve mescit, güney ve batı yöndeki odalar medrese hocalarının ve öğrencilerinin kaldığı odalar olarak kullanılmıştır.

Dâru’l-Kurrâ; Arapça "Dâr" ve Kurrâ" kelimelerinden oluşan bir tamlama olup Kur'an eğitimi verilen yer manasına gelmektedir. Dâru’l-Kurrâ Medresesi ise bu eğitimin bilimsel yöntemlerle, sistemli ve bir disiplin dahilinde verildiği Osmanlı Devleti'nin bir yüksek ihtisas eğitim kurumudur. Kuran'ı Kerim ve Arapçanın temel ders olduğu bu okullarda, tefsir, hadis, kelam, fıkıh gibi derslere de yer verilmiştir. Bu okulların amacı; devletin imam-hatip, müezzin ve hafız gibi din adamı ihtiyacını karşılamaktır.

Selimiye Vakıf Müzesi’nde, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı cami ve mescitlerden elde edilen tarihi eser niteliği kazanmış teberrükât  eşyalarından örnekler, Osmanlı dönemine ait yapıların onarımları sırasında ele geçen çini parçaları, lüleler, hat levhaları, el yazması Kur'an-ı Kerimler, şamdanlar, hilyeler, usturlaplar, rahleler, çini parçaları ve değişik objeler sergilenmektedir. Ayrıca dershane olarak kullanılan büyük odada yapının özgün işlevini yansıtan bir canlandırmaya yer verilmiş, revak bölümünde de caminin ve külliyenin mimarı olan Mimar Sinan anlatılmaktadır.


ADRES: Meydan Mahallesi Taş Odalar Sokak No:2 
Selimiye Dâru’l-Kurrâ Medresesi / EDİRNE

Tel: 0284 212 11 33

Faks: 0284 212 32 33

Giriş Ücretsizdir.
 

KASTAMONU - ŞEYH ŞABAN-I VELİ VAKIF MÜZESİ

ŞEYH ŞABAN-I VELİ VAKIF MÜZESİ

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 04 Mayıs 2007 tarihinde, Kastamonu’da 15. yüzyılın başlarında kurulan Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi’ndeki geç dönem Osmanlı sivil mimarlık örneklerinden Selamlık binası, Şeyh Şaban-ı Veli Vakıf Müzesi olarak hizmete açılmıştır. 

Müzede Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı cami ve mescitlerden elde edilen tarihi eser niteliği kazanmış teberrükât eşyaları ile tekke eşyaları sergilenmektedir. Eser grupları arasında; Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Kırşehir Kayseri ve Tokat yöresine ait halı ve kilim örnekleri yer almaktadır. 

Müzede 16-19. yüzyıllar arasına tarihlenen çini, taş, ahşap, maden eserler, Kur’an-ı Kerim ve hat levhalar, halılar, kilimler yer almaktadır. Kastamonu tarihte bir kandil üretim merkezi olduğu için müzede çok sayıda kitabeli asma kandil bulunmaktadır. Ayrıca kültürümüzde büyük önemi bulunan sadaka taşlarından da müzede birkaç örnek yer almaktadır.

Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli'nin özel eşyaları, dini-tarikat eşyaları ile Kastamonulu hattatlara ait hat eserleri sergilenmektedir. 

Seyyid Sünneti Efendi tarafından 1490 M. yılından önce vücuda getirilmiştir. Külliye bünyesinde cami, türbe, dergah, kütüphane, asa suyu ve şadırvan ile dergah evleri mevcuttur.

Cami ile aynı tarihlerde caminin banisi tarafından yaptırıldığı tahmin edilen dergah, 1261/1845 yılında Sultan Abdülmecid' in emriyle Kastamonu Kaymakamı Salih Ağa tarafından tamir edilmiş, alt yapılar yenilenmiş ve ihata duvarıyla külliye çevrilmiştir. Günümüze ulaşan iki konak ve ortasındaki Hz. Pir Şeyh Şaban-I Veli'nin özel eşyalarının sergilendiği bölüm 1318/1900 yılında Azdavaylı Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır. 

Aynı külliye içerisinde, Seyyid Sünneti Efendi tarafından 1490 M. yılından önce yaptırılan caminin ilk şekli bilinmemektedir. 988/1580 yılında Sultan 3. Murad'ın hocası ve mürşidi Şuca Efendi, Seyyit Sünneti Efendi mescidini genişleterek bugünkü haliyle camiyi yaptırmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinde Şuca Efendi (Şüca Efendi bin Abdullah’a ait Gurre-i Ramazan 990 (19 Eylül 1582) tarihli vakfiyede caminin vakıf kurucusu tarafından yeniden ihya ve inşa edildiği ve caminin yanında bir tekkenin bulunduğu da zikredilmektedir. Ayrıca cami, 1702, 1748 ve 1950 yıllarında tamir görmüştür.

Caminin karşısında bulunan türbe, Ömer Kethüda ve Ulema ile Halk tarafından 1020 / 1611 yılında yaptırılmıştır.

Türbe ile aynı tarihlerde yapılan bir de kütüphane bulunmaktadır. Günümüzde alt katı ibadethane, üst katı ise dernek odası olarak kullanılmaktadır.

Külliye içerisindeki Asa suyu olarak anılan su hakkındaki rivayetlere gelince; " Nuh Tufanı'nda Cebrail (A.S.) Kabe civarından dört avuç toprak alarak dünyanın dört ayrı yerine atmıştır. Bu yerlerden birisi de Hz. Pir civarıdır. Nitekim bölgenin taşlık yapısı Mekke kayalıklarına benzediği gibi “ASA SUYU' nun tad ve kokusu da ZEMZEM ile aynıdır." denmektedir.

Avluda bulunan şadırvanın, Fatma Hanım tarafından 1318 / 1900 yılın Recep ayının ilk günlerinde yaptırıldığı rivayet edilmektedir.

ADRES:
Hisarardı Mahallesi
Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi
KASTAMONU

Tel: 0366 214 64 95

Giriş Ücretsizdir.

KONYA - SAHİP ATA VAKIF MÜZESİ

SAHİP ATA VAKIF MÜZESİ

Sahib Ata adıyla bilinen “Emir-i Kebir, el-Konevi, Vezir” gibi sıfatlarla anılan “Fahreddin Ali bin Hüseyin bin Ebubekir” Konya’da kurulu vakfının vakfiyesi Gurre-i Ramazan 679 (25 Aralık 1280) tarihlidir. Vakfiyede imaret (külliye) şeklinde ifade edilen yapı daha sonraki belgelerde “hanigâh/hangâh” şeklinde yer almaktadır.

Hanigâh Farsça'dan gelen bir kelime olup "hangâh" şeklinde de ifade edilmektedir. Bu terim, bir yüceltme ve onurlandırma ifadesi olarak kullanılagelmiştir. İlâhî kelimesi ile beraber kullanıldığında "Allah'ın katı" şeklinde bir mana kazanır. Bu arada hükümdarlara ait yer ve makamları yüceltmek maksadı ile "Dergâh-ı Âlî" şeklinde de kullanılmıştır. Hangâhlar birer dergâhtırlar ve kullanım şekline göre büyük dergâhlar âsitâne, küçükleri ise zaviye olarak adlandırılırlar. Sahip Ata Hanigâhı, Selçuklu Dönemi hanigâh örneklerinin en önemlilerinden biridir. 

Günümüze kadar gelmiş olan bu hanigâh, Konya şehir surunun dışında, eski adıyla Larende (bugünkü Karaman) yoluna açılan sur kapısının karşısında inşa edilmiş bulunan Sahip Ata Külliyesindedir. 

Külliye; cami, türbe, hanigâh, dükkanlar, çeşme ve çifte hamamdan oluşmaktadır. Külliyenin ilk yapısı olan cami 1258 yılında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından Mimar Kelük bin Abdullah'a yaptırılmış, 1276 tarihinde altında bir mumyalık katı bulunan bir türbe eklenmiştir. 

Taç kapısındaki inşa kitabesinde, bu mübarek hanigâhın Hacı Ebubekir Zade Hüseyin'in oğlu Ali tarafından, Gıyasüddin Keyhüsrev'in sultanlığı zamanına rastlayan 1279 M. yılında, "Allah'ın Salih kullarına menzil ve takva sahibi sufilere mesken" olarak inşa edildiği ifade edilmektedir.  Hanigâhın 21 sene sonra türbenin güney duvarına eklendiği bilinmektedir. 

Tipik bir Selçuklu taç kapısına sahip olan hanigâh planı ile 13. yüzyılın bilinen Selçuklu tekke ve hanigâhları arasında, simetrik planlı olanların en büyüğü olarak dikkat çekmektedir. Mimarı bilinmeyen bu abidevi bina, günümüze kadar kısmen kalabilmiş çini süslemeleriyle devrinin en önemli eserlerinden biridir.

Plan itibarı ile bu eserin Merv ve Tirmiz bölgelerindeki 11.-13. yüzyıllara ait merkezi kubbeli yapılara ve aynı eksen üzerinde yer alan eyvan şeması ile de Orta Asya evlerinin plan tipine benzerlik göstermesiyle sanat ve mimarlık tarihimiz açısından önemini daha da arttırmıştır.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Konya’daki Sahip Ata Hanigâhı restore edilerek Sahip Ata Vakıf Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Selçuklu dönemine has firuze, patlıcan moru, kobalt mavisi çinilerle kaplı, kendisi anıt müze konumunda olan Sahip Ata Vakıf Müzesi’nde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı cami ve mescitlerden getirilen tarihi eser niteliği kazanmış teberrükât eşyalarından örnekler sergilenmektedir. 

Sergilenen vakıf eserleri arasında; Konya Alâaddin Camii’ne ait halı ve kilim örnekleri, el yazması Kur'an-ı Kerimler, kitaplar, hat levhalar şamdanlar, sancak, sakal-ı şerif, saat, çini parçaları, Beyşehir Eşrefoğlu Camii’ne ait vaaz kürsüleri ve kapı panelleri bulunmaktadır. 

ADRES:
Sahip Ata Mahallesi
Uzun Harmanlar Taş Camii Caddesi No: 2 
Sahip Ata Hanigahı
Meram/KONYA

Tel: 0332 353 87 18

Giriş ücretsizdir.

TOKAT - MEVLEVİHANE VAKIF MÜZESİ

TOKAT MEVLEVİHANESİ VAKIF MÜZESİ

Menâḳıbü’l-ʿârifîn’de anlatıldığına göre Selçuklu Veziri Muînüddin Süleyman Pervâne, Konya’da iken intisap ettiği Fahreddîn-i Irâkī’yi Tokat’a davet etmiş ve burada kendisi için vakıf kurarak bir hankah yaptırmıştı. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivi ve diğer arşivlerde vakfiyeye henüz rastlanılamamakla beraber, tarihi süreçteki çok sayıda belgede “Muiniddin Süleyman Pervane Bey” vakfına ve vakfa ait akar ve hayratlara ait çok sayıda belgeye rastlanılmaktadır. XIV. yüzyılda da Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi tarafından Tokat’a halifeler gönderilmiştir. Bu tarihlerden itibaren Tokat’ta Mevlevîlik yaygınlaştığı ve birkaç mevlevîhâne inşa edildiği halde günümüze yalnız XVIII. yüzyılda kurulan, Tokat merkez Soğukpınar mahallesinde Bey sokağı ile Eski Hükümet ve Beyhamam sokakları arasında bulunan mevlevîhâne ulaşmıştır. II. Mehmed dönemi başlarında tutulmuş olan 859 (1455) tarihli Tahrir Defteri’nden Tokat’ta bir “Hangâh-ı Mevlevî” ve otuz iki hânelik Mevlevîhâne mahallesi bulunduğu öğrenilmekte, fakat 1472’de Uzun Hasan’ın Tokat üzerine gönderdiği ordunun âni hücumuyla şehrin baştan başa tahrip edilmesi yüzünden 890 (1485) tarihli tahrirde Mevlevîhâne mahallesinin sekiz hâneye düştüğü ve 925’teki (1519) “Mahalle-i Hoca İbrâhim nâm-ı dîger Mevlevîhâne” kaydından Mevlevîhâne mahallesinin isminin değiştirildiği anlaşılmaktadır. Nitekim Tahrir Defterlerinde Tokat merkez kazasına ait 984 (1576) tarihli vakıf kayıtları arasında Mevlevîhâne Mahallesine rastlanmamaktadır. 

1066’da (1656) Tokat’tan geçen Evliya Çelebi, usta neyzenler eşliğinde haftada iki gün âyin yapılan Tokat Mevlevîhânesi’nden Beşiktaş Mevlevîhânesi derecesinde gelişmiş önemli bir Mevlevî tekkesi diye bahsetmektedir. Evliya Çelebi’ye göre I. Ahmed’in veziri olan Muslu Ağa, Mevlevîler için bir vakıf kurmuş ve kendi konağının bulunduğu geniş arazinin bir kısmına bu mevlevîhâneyi inşa ettirmiştir. Asıl vakfiyesi henüz bulunmamakla birlikte Tokat Mevlevîhânesi’nin son şeyhi Mehmed Hâdi Dede Efendi’nin Konya çelebisine yazdığı 1911 tarihli mektupta ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinde bulunan çok sayıda belgede mevlevîhânenin 1048’de (1638) Muslu Ağa namındaki Tokatlı bir zat tarafından tesis edildiğinden ve Mes̱nevî’nin ilk mısraına ebced hesabıyla düşürülen tarihi belirten, “Muslu Ağa sâhte în tekyerâ Mevlevîyân tâ ibâdet mîkoned/Goft Mevlânâ zi-pîş-i târiheş: Bişnev ez ney çün hikâyet mîkoned” beyitlerinin tekkede bulunan bir kitâbe üzerinde bulunduğundan bahsetmektedir. Ancak Evliya Çelebi’nin I. Ahmed’in veziri olduğunu belirttiği Muslu Ağa resmî kayıtlarda, meselâ Tokat Şer‘iyye Sicilleri Arşivi’nde yeniçeri ağası diye kayıtlıdır. 

1115 (1703) tarihli hüccete göre Muslu Ağa’nın yaptırdığı mevlevîhâne zamanla yıkılmış ve yalnız arsası kalmış, meşihatta bulunan Müderris Mehmed Efendi b. Dânişî Ali Efendi mevlevîhâneyi tekrar inşa ettirmiştir. 

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2007 yılında kurulan Tokat Mevlevihanesi Vakıf Müzesi’nde, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı cami ve mescitlerden elde edilen, tarihi eser niteliği kazanmış teberrükât eşyalarından örnekler sergilenmektedir. Eser grupları arasında; Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Kırşehir Kayseri ve Tokat yöresinden geç döneme ait halı ve kilim örnekleri ile el yazması Kur'an-ı Kerimler ve diğer el yazması diğer kitaplar, şamdanlar, Yağıbasan Medresesinin kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan sırlı seramik parçaları, parfüm şişeleri sergilenmektedir. 

Binanın mevlevihane olması nedeniyle üst katta sema törenini canlandıran semazen maketleri, Mevleviliğe ait sikke, tespih, kudüm, sema tahtası gibi eşyalar sergilenmektedir. Mevlevihanenin zemin katında beş oda yer almaktadır. Şeyhin kabul odası (baş oda) dışındakiler çeşitli hizmetlerin görüldüğü mekânlardır. Mevlevihanenin ikinci katında bulunan semahane kısmına dışarıdan bir merdivenle çıkılır. Semahane girişi önünde ahşap direkli bir balkon bulunmaktadır. Üst kata hakim olacak derecede geniş tutulmuş olan semahane ahşap sütunlarla taşınan kubbe ile örtülüdür. Güneyinde alçı malzemeli mihrap bulunur ve semahanenin girişi mihrabın tam karşısındaki girişten sağlanır. Girişin sağında ve solunda sema ayinini izlemeye gelenler için ayrılmış kısımlar ile üst kısmında sazendelerin yer aldığı mahfil şeklinde mutrıbhane bulunmaktadır. Semahanenin doğu tarafında ara kat şeklinde kadınlar mahfili bulunmaktadır. 
Binanın arka kısmında Şeyh ailesinin ikametine ayrılmış konak ile Hamuşan denilen mezarlık alanı bulunmaktadır.


ADRES: Soğukpınar Mahallesi, Bey Sokağı

Tel: 0356 213 30 83

Fax: 0356 213 3067

Giriş ücretsizdir.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE VAKIF ESERLERİ MÜZESİ (ERZURUM)

Çifte Minareli Medrese Vakıf Eserleri Müzesi 

Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü

Kuruluş Tarihi: 17.07.2021

Kitabesi bulunmadığı için kesin tarihi bilinmemekle beraber yapının 13. yy ’ın son çeyreğinde yapıldığı düşünülmektedir. Anadolu’nun en büyük açık avlulu medresesi olan Çifte Minareli medrese 35.00 x 48.00m. boyutlarında dikdörtgen bir alan üzerine kurulmuş, açık avlulu, dört eyvanlı, revaklı ve iki katlıdır. Dört eyvanlı, açık avlulu medreseler grubunda yer alan yapının 42 adet bağımsız bölümü bulunmaktadır.

Bitkisel, geometrik ve figüratif bezeme unsurlarının oldukça yoğun uygulandığı yapı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı İllerinden getiriliş olan tarihi eser özellikli teberrükat eşyaların sergilendiği Vakıf Eserleri Müzesi olarak açılmış ve halen hizmet vermektedir.

ADRES: Erzurum Çifte Minareli Medrese Vakıf Eserleri Müzesi, Rabia Ana Mahallesi, Cumhuriyet Cad. Yakutiye

TELEFON: 04422150045

Giriş Ücretsizdir.

SİVAS GÖK MEDRESE VAKIF MÜZESİ

Sivas Gök Medrese Vakıf Müzesi

Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğü

Kuruluş Tarihi: 18/03/2021

Gök Medrese, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında 1271 yılında yapılmıştır. Taç kapıda bulunan kitabesinde IV. Kılıçarslan oğlu III. Gıyaseddin Keyhüsrev saltanatında, vezir Sahip Ata Fahrüd-din Ali tarafından yaptırıldığı yazar. Sahip Ata yaptırdığı için asıl adı "Sahibiye Medresesi" olan medrese; yivli minareleri, eyvan ve mescidinde kullanılan gök mavisi ve turkuaz renkli çinilerin yoğunluğu sebebiyle zamanla Gök Medrese adını almıştır.

Mimarisi, taş bezemeleri, çini süslemeleri ve anıtsal mermer taç kapısıyla Selçuklu döneminin eşsiz eserlerindendir. Mimarı Kaluyan El Konevi'dir. Rum asıllı Kaluyan, eserinde taş, tuğla, çini ahengini yakalayıp geometrik kurguyu üst düzeye çıkarmıştır.

Vakfiyesinden anlaşıldığı üzere ilk olarak fıkıh (İslam Hukuku) medresesi olarak kurulmuş olup sonraları astronomi, kimya, matematik gibi dersler de verilmiştir. Örneğin Sivas' ta kadılık yapan Kutbu' d-din Şirazi (1236-1311) din bilgini olmasının yanı sıra astronomi, fizik, tıp alanlarında dikkat çeken bir alimdir ve Gök Medrese ' de müderrislik yapmıştır.

Geçmişten günümüze birçok onarım gören Gök Medrese, 2014 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyon çalışmalarına başlanmış ve 2020 yılında çalışmalar tamamlanmıştır. 2021 Ocak ayı itibari ile Sivas Gök Medrese Vakıf Müzesi olarak ziyaretçilerine kapılarını açmıştır.

Gök Medrese Vakıf Müzesi' nde ana tema ziyaretçileri zaman yolculuğuna çıkarıp, dönemin ücretsiz özel yatılı üniversitesindeki eğitim-öğretim hayatına, vakıf kültürü ile eğitimin iç içe geçmiş haline ve Sivas' taki Selçuklu mirasına modern teknolojiden de yararlanarak tanıklık etmek olmuştur. Ülkemizde müzecilikte ilk kez kullanılacak olan Hololens ile 1271 yılına doğru çıkılan zaman yolculuğunda mescitte namaz kılan insanlar, derslikte ve yatakhanede öğrenciye ait görüntüler ve sergi eserlerinin zenginliğine şahit olacaklar. Yabancı dil seçeneği de bulunan bu sanal gözlükle yabancı turistler rehbere ihtiyaç duymadan müze gezisini tamamlayacaklar.

Türk halı sanatının en güzel örneklerinden olan Sivas halı-kilimlerinin farklı yüzyıllara ait örnekleri sergilenirken, sergide olmayanlar dokunmatik masada incelenebilmektedir. Sergi odalarında bilgilendirme panolarının yanı sıra envanterli eserler ve restorasyon esnasında kazılarda bulunan önemli parçalar yer almaktadır. Video mapping ile Sivas'ta bulunan Anadolu Selçuklu eserleri, dolayısıyla Gökmedrese dönemdaşı olan yapılarla bir arada sunulurken, aynı zamanda Sivas'a gelen turistler için gezilip görülmesi gereken yerler hakkında kısaca ön bilgilendirme yapılmış olunuyor.

ADRES: Gökmedrese Mahallesi, Gökmedrese Caddesi No:1 SİVAS/Merkez

TELEFON: 0(346) 225 00 66

Giriş Ücretsizdir.

YÜKLENİYOR

"Vakıflarla ilgili konulara gelince; bilinmektedir ki vakıflar memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder. Bu servetten millet ve memleketin gerektiği şekilde istifade edebil​mesi için Şer'iyye Vekâletiyle beraber bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta Yüce Meclisin bu hususu ehemmiyetle tetkik ile bu büyük müessesenin haraplıktan korunmasını ve memlekete faydalı bir hale konulmasını temenni eylerim."

Mustafa Kemal ATATÜRK

1 Mart 1922, TBMM

Devamını Oku »

"Vakfedenin şartı, Allah ve Resulü’nün sözü gibidir."

SİNAN AKSU

Vakıflar Genel Müdürü

 

 

"Vakıflar iyilik ve takvada yarışınız ilahi emrinin tecessüm etmiş halidir."

Recep Tayyip ERDOĞAN

TC.CUMHURBAŞKANI

 

 

"Bizim medeniyetimizdeki vakıf anlayışı, onun bizlere kazandırdığı manevi şuurun teşekkülüdür"


MEHMET NURİ ERSOY
Kültür ve Turizm Bakanı

BASINDA VGM TV'DE VGM
DUYURULAR
TÜM DUYURULAR »