DİL:

KURUMSAL

TARİHÇE TEŞKİLAT YAPISI VAKIF KAYITLAR ARŞİVİ MALİ TABLOLAR PLAN,PROGRAM VE RAPORLAR VGM ETİK KOMİSYONU

FAALİYETLER

HAYIR HİZMETLERİ YATIRIMLAR KÜLTÜREL FAALİYETLER ULUSLARARASI FAALİYETLER RESTORE EDİLEN TAŞINMAZ VAKIF KÜLTÜR VARLIKLARI

VAKIFLARIMIZ

VAKIFLARIMIZ

VAKIF İŞLEMLERİ

VAKIF NASIL KURULUR ? VAKIF SORGULAMA BEYANNAME - BİLDİRİM, İSTİSNA VE MUAFİYETLER VAKIF İSTATİSTİKLERİ ULUSAL RİSK DEĞERLENDİRME PROJESİ (MASAK) VAKIFLARIN E_TEBLİGAT ADRESLERİ

YAYINLAR

YAYINLAR

MEVZUAT

MEVZUAT

BİLGİ EDİNME

BİLGİ EDİNME MEVZUATI İLİŞKİLİ BAĞLANTILAR SIKÇA SORULAN SORULAR

İLETİŞİM

İLETİŞİM

GİZLİLİK POLİTİKASI

GİZLİLİK POLİTİKASI
TR - EN

TÜRK VAKIFLARI ARAŞTIRMA MERKEZİ

Türk Kültürü içinde her yönüyle "Vakıf kültürü"nün önemi ve yerinin belirlenmesi,

vakıfla ilgili meselelerin araştırılıp açığa kavuşturulması artık bir mecburiyet haline gelmiştir.

8. Beş Yıllık Kalkınma Plânı'nın 875. maddesinin ' Türk ilim, kültür ve düşünce tarihinin ortaya çıkarılması amacıyla bir araştırma başlatılacaktır' hükmüne paralel olarak, Türk Vakıf Araştırma Merkezi, 24 Nisan 1998 tarihinde Ankara'da kurulmuştur. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda kurulması düşünülen Türk Kültürü Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi'nin de temelini oluşturacağı düşünülmektedir.

Büyük Tarihçi Prof. Dr. Fuad KÖPRÜLÜ, Türk Vakıf Kayıtlar Arşivi'ni şöyle tanımlar:

"Vakıf müessesesi, orta ve yeni çağlar Türk ve İslâm dünyasını tetkik için birinci derecede mühim bir kaynaktır.

İlim dünyasının kolayca erişebileceği vakıf vesikaları, yalnız vakıf müessesesini hukukî ve tarihî bakımlardan aydınlatmakla kalmayacak; tarihimizin her şubesini aydınlatabilecek yeni vesikalar elde edilmiş olacaktır. İktisadî Tarih, İçtimaî Tarih, Şehir Tarihi, İskân Tarihi, Tarihî Topografya, İdarî ve Malî Tarih, Dinî Tarih hülasa eski Türk cemiyetinin dahili bünyesini, muhtelif içtimai tabakaların hayat şartlarını, hukukî, içtimai münasebetlerini bize gösterecek bütün tarih şubeleri bundan en büyük istifadeyi temin edecektir. Şehirlerin nasıl iskan edildiğini, yeni mahallelerin nasıl teşekkül ettiğini, muhtelif sanat mensuplarının nerelerde temerküz ettiğini, muhtelif ticarî faaliyetlerin inkişaf derecesini, muhtelif halk tabakalarının hayat seviyelerini, eşya ve para kıymetlerini, muhtelif vergilerin mahiyetini, ilmî ve dinî müesseselerle içtimai yardım müesseselerinin inkişafını bize bu vesikalar anlatacaktır. Daha ziyade askerî ve siyasî vakaları, hükümdarların ve büyük ricalin hayat ve sergüzeştlerini anlatmakla iktifa eden kroniklerin, arada bir tesadüf kabilinden bahsettikleri umumi hayatı yani cemiyetin hakiki bünyesini asıl bu vesikalar sayesinde öğrenebileceğiz. O halde millî tarihimizin birçok meçhul cephelerini bize gösterecek olan bu vakıf vesikaları üzerinde sağlam bir plânla çalışmaya başlayalım.

Bu vesikalar birinci derecede mühim tarihî kaynaklar olarak yalnız millî tarihimize değil, bütün dünya tarihine büyük bir hizmette bulunmuş olacaktır."

Vakıfların, vakfiyelerindeki esaslara göre yürütülmesi 5.6.1935 tarih ve 2762 sayılı Kanun ve 8.6.1984 tarih 227 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile belirlenmiş, bu esaslar çerçevesinde de yürütülmektedir. Söz konusu Kararnamede vakıflar Genel Müdürlüğünün görevleri tespit edilmiş; bu görevleri arasında 2. Maddenin (e) bendinde "Görev ve hizmetleri ile bütün vakıfların vakfiyelerinde veya vakfiye yerine geçen Hüccet, Berat, ferman gibi belgelerden veya vakıf senetlerinde yazılı hayrî, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetleri yerine getirmek." Hususu zikredilerek, vakıfların gayelerine uygun olarak yaşatılması ve vakfiye şartlarına göre hareket edilmesi gereği açıkça hükme bağlanmıştır.

Aynı konu, zaman zaman Cumhuriyet Hükümetlerinin programlarında, Devlet Plânlama Teşkilatı tarafından hazırlanan 1985-1989 V. Beş Yıllık Kalkınma Plânında da ele alınmış ve bu hususun önemi belirtilmiştir. Programın ilgili maddelerinde; "Arşivlerimizin tasnif çalışmalarının hızlandırılması, vesikaların düzenli bir şekilde yayını için ilim çevreleriyle işbirliği yapılması, tarihî abidelerimizin korunmasına ve onarılmasına devam edilmesi, bu cümleden olmak üzere Türkiye'deki vakıf mallarının tam bir envanterinin yapılması, Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde, mevcut vesikaların tasnifini ve önemli olanların bir kısmının yayımını gerçekleştirilmek üzere iki ayrı araştırma (Vakıf Araştırma ve Restorasyon) biriminin kurulması" öngörülmüştür.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunan çok sayıda tarihî ve kültürel belgelerin arşivci gözü ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Vakıf sistemi başlı başına bir uzmanlık alnıdır. Bu kuruma ve özellikle arşivde istihdam edilecek personele itina etmek gerekir. Zira belgelere göre yurdumuz arazilerinin takriben 1/3'ünün vakıf olduğu ve bunların esas tapularının vakfiye senetleri olduğu göz önüne alınınca durumun ciddiyeti daha iyi ortaya çıkar.

Burada yapılacak araştırmalar ve Üniversitelerle işbirliği sayesinde Türk Tarihi ve kültürü açısından Vakıfların önemi bir defa daha ortaya konacak, Türk-İslâm dünyasındaki rolü belirlenecek, Üniversitelerin arşivci yetiştiren fakülte ve yüksekokullarının öğrencileri stajlarını bu Merkezde yapacaklar, araştırma ve tezlerini buradan yararlanarak hazırlayacaklardır.

 

E-DEVLET KAPISINDAN ARAŞTIRMACI MÜRACAAT FORMUNU DOLDURMAK İÇİN  TIKLAYINIZ


 ARAŞTIRMACI MÜRACAAT FORMU İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ


BAZI VAKFİYELERİN HAYIR ŞARTLARI

Fatih Sultan Mehmed Han'ın 875 H. (1470 M.) tarihli vakfiyesinde:

Yatağa düşmüş, evine doktor getirme imkânı olmayan hastalara, başvurmaları halinde doktor gönderilmesi,

Hastanede ölenlerin cenaze masraflarını karşılamak üzere her gün beş akçenin bir fonda biriktirilmesi,

İmarete gelen misafirler, görevliler tarafından güler yüzle karşılanıp, misafir olarak kalmak isterlerse, üç günden çok olmamak üzere misafir edilip, yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması,

İmaretten, dul kalmış Saliha hanımlar için yemek verilip, namus ve iffetlerinin muhafaza edilmesi.

 

Yavuz Sultan Selim Han'ın 947 H. (1540 M.) tarihli vakfiyesinde:

Her gün iyi cins undan 100 ekmek pişirilip fakir halka dağıtılması.

 

Sultan III. Murat Han'ın annesi Nurbanu Valide Sultan'ın 990 H. (1582 M.) tarihli vakfiyesinde:

Hastanede görev yapacak hastabakıcı, temizlikçi, bekçi gibi görevlilerin yanında, hastalara namaz kıldırabilecek bir imam tayin edilmesi ve bu imama yardımcı olacak, namaz vakitlerinde hoş seda ile ezan okuyup insanları Allah'a ibadete çağıracak bir müezzin tayin edilmesi,

Kendini bilmez kişilerin duvarları karalayıp, kirletmesini engellemek ve yapılan karalamaları silmek için bir görevli tayin edilmesi,

Cuma, bayram ve mübarek gecelerde imarette her gün pişirilen yemeğe ilave olarak çeşidi bol yemekler pişirilip yoksullara dağıtılması ve yoksul-zengin ayırmaksızın imarete gelen misafirlere yedirilmesi.

 

Sivas'ta "Daru'r reha Vakfı"nın 1268 H. (1851 M.) tarihli vakfiyesinde:

Hastalık ve benzeri afet ve olaylar nedeni ile geçim sıkıntısına düşerek ihtiyaç ve zaruret içinde bulunan yoksulların, yetimlerin ve dul hanımların ihtiyaçlarının giderilmesi.

 

İstanbul'da "Kara Çelebizade Mehmet Efendi Vakfı"nın 1026 H. (1617 M.) tarihli vakfiyesinde:

Ramazan Bayramında yetim Müslüman çocuklara mevsim şartlarına göre elbise ve ayakkabı satın alınıp giydirilmesi.

 

Amasya'da "Abdullah oğlu Sinan Paşa Vakfı"nın 917 H. (1511 M.) tarihli vakfiyesinde:

Hana gelen tüccardan başka misafirlere duruma göre bal, peynir ve pekmez ikram edilmesi, akşam vakti tüccar ve diğer misafirler için yemek verilmesi, kış günlerinde bir gün buğday çorbası, bir gün bulgur pilavı ve diğer bir gün de tarhana pişirilmesi, handa misafir olanlara odun verilmesi,

Yaz mevsiminde hana gelen misafirlere bir gün buğday çorbası, bir gün ürün çorbası ve uygun mevsimlik sebze yemekleri pişirilmesi,

Handa misafirler için yaklaşık 40 gramlık ekmek pişirilmesi,

Cuma ve bayram gecelerinde ekşili çorba ile biberli ürün aşı, Regaip, Berat ve Kadir gecelerinde helva pişirilmesi,

Halkın ileri gelenleri, alimler ve eşraftan misafirler için senede yaklaşık 350 kg. sade yağ sarf edilmesi.

 

Bursa'da "İbrahim Bey Kızı Hatice Hatun Vakfı"nın 906 H. (1500 M.) tarihli vakfiyesinde:

Bursa'da Emir Buharî Hazretleri Türbesi civarında yetim çocukların okuması ve okutulması için yaptırdığı okulun her türlü masraflarının görülmesi.

 

Erzurum'da "Cennetzade Abdullah Edip Efendi bin-i Mehmet Ragıp Efendi Vakfı"nın 1263 H. (1846 M.) tarihli vakfiyesinde:

Kurban Bayramında kurban kesilerek, vâkıf ve vâkıfın akrabaları için dağıtılması, yaptırdığı kaldırımların ve köprünün tamirinin yapılması.

 

Gaziantep'de "Abdusselam Nasirî Vakfı"nın 1254 H. (1838 M.) tarihli vakfiyesinde:

Her sene fazla gelirden vakfın tamiri, ısıtılması, aydınlatması icra edildikten sonra 10 pamuk gömlek ve 10 donun (iç çamaşırı) nazırın seçtiği muhtaç fakirlere dağıtılması ve kalan gelirin yasal hak sahiplerine sarf edilmesi.

 

Manisa'da "Çakıroğlu Mehmet bin Hasan bin Mehmet Vakfı"nın 1316 H. (1908 M.) tarihli vakfiyesinde:

İlköğretim Okullarına ders kitapları alınıp adı geçen köyün fakir, küçük öğrencilerine verilmesi,

Bu okulda okuyan yetim çocukların yiyecek ihtiyacının karşılanması,

Bayram arefelerinde bu okulda okuyan yetim çocukların giydirilmesi.

 

Tokat'ta "İkinci Bayezid"in Validesi Gülbahar Hatun için Medrese Vakfı"nın 898 H. (1492 M.) tarihli vakfiyesinde:

Tokat Beldesindeki imaretinde bulunan eşyaların ihtiyaç duyuldukça kaplarının kalaylanması veya yenilenmesi, mefruşatın yenilenmesi, malzeme temin edilirken güzel, yeni ve eskisinin aynı olmasına dikkat edilmesi, imaretinde kalan topluluk için salih ve ehli kıraet namazın şartları ve rükunlarına ait hususları iyi bilen bir imamın bulundurulması ve bu görevlice imarette bulunanlara beş vakit namazın, teravih namazının ve cemaatle kılınan nafile namazlarının kaldırılması,

Gelen misafirlerin hayvanlarının yemlerinin temin edilmesi ve verilmesi,

Talebeleri, fakirlere ve misafirlere sabah ve akşamları yemek verilmesi,

İmarete, ısıtılması için yakacak, aydınlatılması için çerağ ve kandil yağı, hasır alınması, yine imaretin mutfağında kullanılmak üzere güzel ve yağlı et, mevsime göre kabak, ıspanak, biber soğan, nohut ve sarı pirinç satın alınması.

 

Sivas'ta "Hattab İbni Saib Ahmet İbni Rahat Vakfı"nın 721 H. (1321 M.) tarihli vakfiyesinde:

Herhangi bir kaza veya bela sebebi ile borçlanma durumunda kalanlara kefil göstermek şartıyla borç verilmesi, ancak maddî varlığını haram olan işler ve amellerde harcayarak muhtaç duruma düşenlere borç verilmemesi,

Muhtaç olan dul ve yaşlı hanımlara her ay iyi atılmış pamuktan birer okka pamuk, ihtiyar olan erkeklere birer dirhem para verilmesi,

Âmalardan muhtaç olup da mahalle ve sokaklarda, çalışmayacak durumda olanlara yıllık 2050 dirhem tahsis edilmesi,

Cüzzamlılar için yıllık 60 dirhem, Kadı ve Valinin hapsettiği kişiler için 120 dirhem ayrılarak bu paradan her ay hissesine düşen 10 dirhem ile ekmek alınıp mahpuslara dağıtılması,

Fakir yetimlere bakmayı üstlenen, eğitim ve öğretimlerine dikkat edeceğini taahhüd edenlere bu yetimler teslim edilerek mütevelli ve yetkililerce zamanın icabına göre tespit edilecek ihtiyaçlarının karşılanması.

 

Ödemiş'te de "Mürselli Hacı İbrahim Ağa Vakfı"nın 1330 H. (1912 M.) tarihli vakfiyesinde:

Haziran ayı başından Ağustos ayı sonuna kadar yaptırdığı sebile yetecek kadar kâr konulup Allah'ın kullarının istifade etmesinin sağlanması,

Ödemiş hapishanesinde mahpus bulunanlara her hafta birer yük kâr verilmesi, 
Yine Ödemiş'te bulunan Yeni Cami-i Şerifi etrafında yaşayan leyleklerin yiyecekleri için yıllık 100 kuruş harcanması.

 

İstanbul'da "Merhum Mevlâna Şah Ali Çelebi Kızı Fatma Hatun Vakfı"nın 993 H. (1585 M.) tarihli vakfiyesinde:

Vakfeylediği evlerde fakirlerin ve dul hanımların oturması, adı geçenler otururken binada onarım gerekmesi halinde vakıfça bu onarımın yapılması.

 

Tokat'ta "Yahşi oğlu Bayezid Paşa Vakfı"nın 820 H. (1474 M.) tarihli vakfiyesinde:

İmarette misafirleri hallerine uygun derece ve mertebelerine göre karşılanmasını bilen dindar ve olgun bir kişinin imaret şeyhi olarak tayin edilmesi,

Kur'ân-Kerim'i ezbere bilen, namazın şartlarına ve en güzel şekilde namaz kıldırma adabına vâkıf Hafız bir kişinin imarette beş vakit namaz ve teravih kıldırmak üzere atanması,

Vakfın kurucusuna ve Müslümanların geçmişlerinin ruhlarına hediye edilmek üzere günde birer cüz okuyacak, beş hafızın görevlendirilmesi,

Vakıf mütevellisinin gelirden beşte birini alması, vakıf binaların onarımı için her gün on dirhem ayrılması,

Adı geçen imarete gelip giden fakirler için imaretin mutfağında pişecek etin bedeli olarak günlük dört dirhem sarf olunması,

Cuma gecelerinde mutfakta yaklaşık 13 kilo pirinçten pilav pişirilmesi,

Gelir fazlasının mütevelli olan evlada şart olunması, evlâdın nesli kesildikten sonra gelir fazlasının zaviyeye gelip giden fakirlere sarf olunması.

 

Konya'da "Abdullah oğlu Şazibey Ağa Vakfı"nın 828 H. (1424 M.) tarihli vakfiyesinde:

Gelip giden Müslüman fakirlerin konaklama ihtiyacını karşılamak üzere, sofa, mutfak, odunluk, birçok oda ve avludan oluşan bir konak yaptırarak, yalnız Allah rızasını kazanmak ve ahirette sadakasının gölgesinde gölgelenmek niyetiyle vakfedilmesi, 
Hayrat ve akarının bakım ve onarımına öncelik veren vakıf gelir fazlasından, söz konusu konağa gelip giden Müslüman fakirlerin ihtiyaçlarına kusursuz ve adaletli bir şekilde harcama yapılması, 
Vakfedilen yerlerin bir seneden fazla bir müddetle kiraya verilmemesi, eğer ihtiyaç olursa bu sürenin en fazla üç yıla çıkarılması.

 

Tokat'ta "Sadrüddin Süleyman oğlu Hacı Ahmed Vakfı"nın 774 H. (1372 M.) tarihli vakfiyesinde:

Vakfettiği gayri menkuller gelirlendirilerek elde edilen hasılattan; ihtiyaç duyuldukça zaviyenin bakım ve onarımları yapılması, Zaviye ve mescit yıkılır, hizmetlerini ifâ edemez olursa, elde edilen gelirin Tokat beldesinde oturan Müslüman fakirlere ve kimsesiz çaresizlere harcanması.

 

Kayseri'de "Abdullah oğlu Emir Alemüddin Vakfı"nın 500 H. (1106 M.) tarihli vakfiyesinde:

Kayseri'de bulunan fakirlere ve kimsesiz çaresizlere sarf edilmesi. (Şayet şartı yerine getirilmez ve değiştirilecek olursa bu davranış uygun olmaz. "Cenab-ı Hak o kimsenin orucunu, namazını, hac, zekat ve nafile ibadetini kabul etmez" diye bedduada bulunmuştur.)

 

Konya'da "Karatay-i bin-i Abdullah Vakfı"nın 660 H. (1261 M.) tarihli vakfiyesinde:

Vâkıf bu vakfiyesinde hasıl olan mahsulünden medreseye devam edenlerden sabah ve akşam Allah'ın kitabını okuyan 2 nefer hafıza aylık 60 dirhem ki her birine 30 ar dirhem sarf olunması,

Medrese bina edilen musluğa ve abdesthaneye bakan ve bunları yıkayıp temizleyen kimseye 30 dirhem sarf olunması,

Medresede bina edilen musluğa ve abdesthaneye bakan ve bunları yıkayıp temizleyen kimseye 30 dirhem verilmesi.

 

Konya'da "Şeyh Muslihiddin Ebülvefa Çelebi Vakfı"nın 864 H. (1463 M.) tarihli müşterek vakfiyesinde:

Vakfın gelirini fazla kısmayup israf de etmeyip masraflar çıktıktan sonra Mescidin ve imaretin ihtiyaçlarına sarf olunması, şayet Mescit yıkılır ve yeniden yapılması da mümkün olmaz ise, zikredilen vakıf tertip dairesinde, fukara ve miskinlere tahsis olunması.

 

Bitlis'te "Hüsrev Paşa Vakfı"nın 996 H. (1581 M.) tarihli vakfiyesinde:

Rahva'daki kervansaraya gelen misafirlere yedirilmek üzere günlük beş batman koyun eti alınması, sabah buğday çorbası, akşam pirinç çorbası yapılması,

Yemekten sonra gelen misafirlere bal, pekmez, peynir ve yoğurt ikram edilmesi,

Mübarek gecelerde misafirlere çorba, pilav, zerde veya ekşi aş ile ziyafet verilmesi, 
Kış günlerinde adam sayısınca her ocak başına bir kucak odun ve yirmişer dirhemden birer mum verilmesi,

Üç kandilin sabaha kadar yanması,

Mütevelliye günlük on iki akçe verilmesi.

 

Sinop'ta "Seyyid Mehmed oğlu Tohmaş-zâde Ali Efendi Vakfı"nın 1330 H. (1911 M.) tarihli vakfiyesinde:

Vâkıfın, vakfettiği dükkânı emsallerine uygun olarak kiraya verilip, senelik kira gelirinin yarısıyla her sene Ramazan ayında mukabele okutulması,

Kalan kirasının yüzde on beşi ile Mescidi aydınlatmak için kandil alınması ve müezzine verilmesi,

Baki kalan kira gelirinin toplanarak dükkan ve mescidin ihtiyaç hasıl olduğu zaman onarılması.

 

Edirne'de "Sinan Paşa Vakfı"na ait 933 H. (1526 M.) tarihli vakfiyede:

Gelirin beş kısma bölünmesini, bir kısmının vakfın mütevellisine verilmesi,

Diğer dört kısımdan vâkıfın yaptırmış olduğu medresede görevli müderrise günlük yirmi beş dirhem, medrese talebelerinden her birine ikişer dirhemden az olmamak kaydıyla gerekirse onar dirhem verilmesi,

Vâkıfın yaptırmış olduğu mescidin imamına günlük dört dirhem, müezzine üç dirhem, kayyumuna iki dirhem verilmesi,

Kur'ân-ı Kerim cüzü okuyan on kişinin her birine birer dirhem verilmesi,

Vakfiyede geçen imaretin idarecisine günlük iki dirhem, yardımcısına bir dirhem, vakfın kâtibine iki dirhem, tahsildarına üç dirhem, aşçıya iki dirhem, kiler görevlisine bir dirhem, vakfın tamircisine iki dirhem, köyün tahsildarına iki dirhem verilmesi,

İmarette et pişmesi için günlük on dirhem, ekmek için on iki dirhem verilmesini her yıl için seksen kile pirinç, doksan iki kile buğday ve on iki kile tuz harcanmasını ve artan para ile imaretin tamiratının yapılması.

 

Van'da "Emir İzzettin Vakfı"nın 726 H. (1325 M.) tarihli vakfiyesinde:

Vakfın kira geliri, lüzumlu ihtiyaçlara sarf yapıldıktan sonra artan miktarı Hasan Efendi Camii şerifinde hatip olanlara hizmeti karşılığı olarak seneden seneye verile, hatiplik hizmeti icra edilemez ise, kira geliri Müslüman fakirlere sarf olunması.

 

Konya'da "Çelebi oğlu Selâhaddin Efendi Vakfı"nın 1322 H. (1904 M.) tarihli vakfiyesinde:

Gelir getiren emlâkin mütevelli eliyle kiraya verilip yılda hasıl olan gelirin dört kısma ayrılması,

Bir kısmının yeniden inşasına muvaffak olduğum yukarıda adı geçen Yorgancı yöresinde cami şerifin tamir ve ısıtılıp-aydınlatılmasına sarf olunması,

Bir kısmının camii şerifi de hatip olana verilmesi,

Bir kısmının cami-i şerifte imam olana verilmesi,

Bir kısmının cami şerifi mezkurde Kur'ân okuyan kimseye verilmesi şart kılınmıştır.

YÜKLENİYOR

"Vakıflarla ilgili konulara gelince; bilinmektedir ki vakıflar memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder. Bu servetten millet ve memleketin gerektiği şekilde istifade edebil​mesi için Şer'iyye Vekâletiyle beraber bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta Yüce Meclisin bu hususu ehemmiyetle tetkik ile bu büyük müessesenin haraplıktan korunmasını ve memlekete faydalı bir hale konulmasını temenni eylerim."

Mustafa Kemal ATATÜRK

1 Mart 1922, TBMM

Devamını Oku »

"Vakfedenin şartı, Allah ve Resulü’nün sözü gibidir."

SİNAN AKSU

Vakıflar Genel Müdürü

 

 

"Vakıflar iyilik ve takvada yarışınız ilahi emrinin tecessüm etmiş halidir."

Recep Tayyip ERDOĞAN

TC.CUMHURBAŞKANI

 

 

"Bizim medeniyetimizdeki vakıf anlayışı, onun bizlere kazandırdığı manevi şuurun teşekkülüdür"


MEHMET NURİ ERSOY
Kültür ve Turizm Bakanı

BASINDA VGM TV'DE VGM
DUYURULAR
TÜM DUYURULAR »