GENEL MÜDÜRÜMÜZ SAYIN BURHAN ERSOY HAYIR HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞIMIZ TARAFINDAN DÜZENLENEN EĞİTİME KATILDI.
Genel Müdürlüğümüz Hayır Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından Merkez ve Taşra Teşkilatı personelimize yönelik, hizmet içi eğitim kapsamında Antalya’da üç günlük bir eğitim gerçekleştirildi. Genel Müdür Yardımcımız Sayın Aydın Cem Aslanbay’ın koordine ettiği hayır hizmetleri eğitim programı kapsamında, Yurtiçi Yardım Faaliyetleri ve Sosyal Yardımlarda Gönüllülüğün Önemi, Vakfiyelerde Yer Alan Hayır Şartları, Paylaşma Kültürü ve Hayırseverliğin Öneminin yanı sıra Muhtaç Aylığı Hizmeti, Kuru Gıda ve İmaret Hizmetleri ile Eğitim Yardımı Hizmeti alanlarında yapılan yönetmelik değişiklikleri ve getirdiği yenilikler hakkında kapsamlı bir eğitim sunuldu.
Hayır hizmetleri alanında görevli personelin hizmet bilincini artırmak ve Vakıflar yönetmeliğinde yapılan değişiklikler sonrası gelen yenilikler ve uygulamalar konusunda çalışanları bilgilendirmek amacıyla gerçekleştirilen eğitime Genel Müdürümüz Sayın Burhan ERSOY ve Genel Müdür Yardımcılarımız Sayın Erol ÖKTEN ile Sayın Aydın Cem ASLANBAY katıldı.
Programın son gününde personelimizle bir araya gelen ve yaptığı kapanış konuşmasına herkesi selamlayarak başlayan Genel Müdürümüz Sayın Burhan ERSOY şunları söyledi:
‘’Değerli mesai arkadaşlarım,
Anadolu topraklarında vakıf medeniyetinin köklerinin atıldığı 1048 yılından günümüze,
Sönmeyen iyilik ateşiyle taşınan vakıf geleneği ve ruhunu muhafaza edip gelecek kuşaklara aşılamayı misyon edinmiş bir kurum olan Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün siz değerli personeliyle, Hizmet içi eğitiminizin son gününde bir arada olmaktan memnuniyet duyduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Dinimizin temelini oluşturan yardımlaşmayı ve ihtiyacı olana destek olmayı, temel düstur edinmiş bir kurumun parçası olarak, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) insanlara faydası dokunan kişiyi, insanların en hayırlısı olarak gördüğünü aklımızdan çıkarmadan, Karşılıksız iyilik ve yardımın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına aracılık etmenin manevi huzurunu taşıyoruz.
Vakfetmenin kurumsallaştığı vakıfların temsilcisi olan bir kurumumuzun Hayır Hizmetleri Daire Başkanlığında görev alanlar olarak hepimiz, Bu topraklarda süregelen vakıf geleneğinin, sağ elin verdiğini sol elin görmediği, bir geleneğin elçisiyiz; vakıf geleneğini, merhametini, şefkatini yaşatarak gelecek kuşaklara aktarmak için gecesini gündüzüne katmış olan vakıf emektarlarıyız.
Vakfedilenlerin, vakfiye şartlarına uygun olarak değerlendirilerek garibe gurebaya sıcak yemek, kuru gıda; İhtiyaç sahibi öğrencilerimize burs, hastalarımıza sağlık hizmeti olarak dönmesinde emek veren özverili vakıf çalışanlarıyız.
Bu topraklarda atılan iyilik ve merhamet tohumları, Yalnızca Anadolu coğrafyasıyla sınırlı kalmamış, Dalları dünyanın her köşesine ulaşan bir iyilik ağacına dönüşmüş, Geniş coğrafyaları kucaklamıştır.
Yaratılmış herkesi ve her canlıyı sevmenin yüceliğini; Mihrişah Valide Sultan’dan Nurbanu Sultan’a, Fatih Sultan Mehmed Han’dan Bezmiâlem Valide Sultan’a vakıf kuran, İyiliği ve şefkati şiar edinen vakıf insanlardan öğrenen bir kurumun fertleri olarak unutmayalım ki başkası için yaşayanların kurduğu tek medeniyet, Vakıf Medeniyetidir.
Değerli mesai arkadaşlarım, bizler ahlak ilkeleri gereği adil olmak mecburiyetindeyiz. Vakıf mallarını korumak ve kollamak ne kadar değerli ise vakıf mallarını yanlış yerlerde kullanmak da bir o kadar sıkıntılı ve vebali büyük bir eylemdir.
Bu sebepledir ki bizlere emanet edilen vakıf mallarını, fakir ve kimsesizlere barınma ve aş sağlamak,
Hastaları tedavi etmede hastane kurmak ve hastaları tedavi ettirmek, öğrencilerin yetişmesine ve ilim sahibi olmasına yardımcı olmak amacıyla vakfiyelerine uygun şartlarda kullanmak hepimizin vazifesidir. Nisa Suresi der ki ; “Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.”
Bu anlamda sizlerden beklentim;
Hak ve hakkaniyet çerçevesinde öncelikle Vakıf hakkını korumak,
Vakıflar Genel Müdürlüğündeki çalışmalara sadece bir iş olarak değil,
Vakıf ruhunu, kadim medeniyeti yaşatan neferler olarak bakmaktır;
Bu, hepimizin manevi sorumluluğu olmalıdır.
Tebessüm bir sadakadır. Kimse birbirine tepeden bakamaz.
Vakıflar afra tafra yapma yeri değildir.
Gurur ve kibrin bizim kitabımızda yeri yoktur. Rabbim gönül yollarımıza mesafe koymasın.
Kıymetli arkadaşlar; emanet aldığımız bu görevi yerine getirme noktasında, çalışma arkadaşlarımızla ilişkilerimizin ve iletişimimizin güçlenmesi elzemdir,
Doğru ve sağlıklı iletişimle başarıyı elde eder, sadece kendimize değil etrafımızdakilere de faydalı oluruz.
Üç günlük değil ömürlük dost lazım. Dost sefaleti ömrün en acı tecrübesidir. Hüzünlenmeyen kişi aldırmaz kişidir.
Hiçbir şey yapamayan en azından hüzünlenmelidir. Çünkü hüzün insanı diri tutar.
Bu dünyada hepimizin zamanı az! Sorunlarla boğuşmak güzel, sorunlarda boğulmak kötüdür.
Zalime merhamet, mazluma eziyettir.
Ahlaki ilkeler, diğerkâmlık, alçak gönüllülük ve paylaşımcılık enayilik olarak görülmektedir.
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz. İyiliğin egemen olduğu bir dünya için çalışmalıyız.
Senede bir gün değil sinede her gün fakir yoksul insanları hatırlamalıyız.
İşimizin ve Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün kıymetini bilip ruhsal, fiziksel ve duygusal olarak bizlere bahşedilen her bir nimet için şükredelim.
Merhametin ve şefkatin geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da insanlığa ışık tuttuğu, hepimiz için yol gösterici olduğu bir dünyanın tesis edilmesinde vakıf çalışanları olarak her birinize başarılar diliyorum. İyilikte ve hayırlı işler yapmada bir birimizle yarışacağımız gelecek günlerde buluşmak dileğiyle hepinize hayırlı yolculuklar dilerim. Allah’ım bizleri mahcup etmesin… ‘’